Mesela 35680 sayısını 35860 diye okumak veya "yüksek ateşte et pişirmek" ifadesini "yüksek ette ateş pişirmek" olarak görmek.

Nedir bunun nedeni?

yahu hangi besin hangi durumda kullanılır bi bilgi kirliliği var. bunu sınıflandırıp anlatan bir site yok mu bildiğiniz?
mesela

whey olayı şudur. şu durumlarda şu vücut tiplerinde kullanılır
kazein olayı şudur. şu durumlarda .... ... ...
aminoasit çeşitleri şu durumlarda ....
BCAA ...
Glutamin ...

1080p ve 720p arşivlerimiz artık 50" 55" tvlerde cücük gibi kare kare gözükür hale geldi. .mkv ler yetmez oldu. ben kendi televizyonumda (55" hatta modelini de yazim Panasonic Viera TX-P55STW60) izleyebileceğim maksimum kalitede film izlemek istiyorum. günümüzdeki en kaliteli olay blu-ray midir. hangi cihazlarda oynatılır blu-ray diskler (ps3? medya oynatıcı? bluray player?)

yok eğer yeni format çıktı 4k çözünürlüğünde filan derseniz bilgilerinizi esirgemeyin.

saygılarımla

bir site hazırlamıştı sanırım hemşirelerdi hazırlayanlar. çalıştıkları hastanede yatan çocuklar ve bu çocukların hastalıkları hakkında bilgiler verildikten sonra o çocuğun gönlünden geçen hediye de yazılıydı.

bu siteyi hatırlayabilecek olan var mıdır acaba. şimdiden teşekkür ederim.

google ve youtube kasıyor diğer siteler vızır vızır açılıyor. bir de bilimum video sitesine girdiğimde 2-3 saniyeden sonra donma var. her türlü video sayfasında durum aynı. google dns kullanıyorum. benden başka olan varsa yazabilir mi. aksi takdirde sorun bendedir diyeceğim. (torrentten 2Mb/sn leri çekebiliyorum bu sorunu yaşarken)

istanbul/eyüp

bir sorum var arkadaşlar dostlar gausslar eulerler leibnizler.

çapı 1metre olan bir daire ele alalım. bu dairelerin 9 tanesini biraraya getirip daire şeklini vercez.
yeni yapacağımız dairenin çapı ne olur? nasıl hesaplanır.

örnek olması açısından O çapı 1metre

OOO
OOOO
OOO bunların bir daire yapıldığını düşünürsek çapı?

şu ispanyol tarzı gerilim tatsız insanı darlayan filmler var ya biliyorsunuz artık yavaştan kendi tarzlarını oturttular. resimde yazdıklarımdan başka var mı aklınıza gelen "kesin izle" dediğiniz?

bi erkek olaraktan ilk once dudak ve dislere baktigimi farkettim. Siz nerelere bakiyorsunuz, yada dikkat ediyorsunuz?

Eski sevgilinizin evlendiğini duysanız ne hissedersiniz?

www.bosch-home.com

ben anlayamadım. fiyat farkının sebebi sadece renkleri mi sizce?

resimde görülen kır kahvesi tipindeki masa ve sandalyeleri nerelerde bulabiliriz fikri olan var mı? online mağazaların çoğuna girdim fakat bulamadım. herhangi bir mağazada gören veya şurada satılır satılıyodur diye fikri olan varsa aydınlatabilir mi aceb?

yenimahalleyi bilenler mesaj atabilir mi?

yeni trainspotting geliyor diyordu.bi polis vardı başrolde.baya kaçık bi fragman bi bulduruverin be

bulabileceğimiz şöyle donanımlı sahaflar yok mu ? ne zaman ikinci el kitap satan bir yere gitsem 10 kitap arıyorsam 9 tanesini bulamıyorum. var mı bildiginiz bir yer ?

soru başlıkta. makaleye erişimim yok. erişimi olanların yardımını bekliyorum.

makale adı:

Risk-based optimal power flow and system operation state

ieeexplore.ieee.org

9gag da bi postta görmesem ölünceye kadar aklıma gelmezdi fakat görünce birden hatırladım eskiye gittim. legolardan önce vardı bu birbirine geçmeli oyuncaklar. ismini bilen hatırlayan var mıdır.

www.eksiduyuru.com










Öncelikle konu önemli, hassas davranırsanız çok teşekkür ederim.

Her türlü geniş bilgiyi vermeye çalışacağım çünkü hayatımın geri kalanı için vereceğim karar, görüşlerinize ihtiyacım var.

Şubat 11'de 18 yaşıma gireceğim şuan lise 4'de okuyorum. Ailemle çok ciddi sorunlarım var. Ailenin durumunu özet geçmek gerekirse; küçüklüğümden beri kavga eden anne ve babam 2 sene önce ayrıldılar, biz de annemle İstanbul'da okuyan ablam için, yurtta kalamadığı için, buraya taşındık. Daha küçük olan ablamda biz taşınmadan önce kaçarak evlendi. Bu sene bir kaç ay önce evlenen ablam kavga ederek bize geldi ayrılıyorlar falan işte. Bu arada üni. de okuyan ablamın burslarıyla geçiniyoruz o da bu sene uyku problemi yaşıyor ve okula hiç gitmedi. Bir de küçük ablam 400 liraya okul servisinde hosteslik yapıyor.

Özet geçtim şimdi soruna gelirsek evde sürekli saçma sapan şeylerden kavga çıkıyor. Özellikle de benimle kavga ediyorlar en çok. Tekrar söylüyorum bu konu çok önemli olduğu için bu kadar ayrıntıya giriyorum. Geçenlerde yine kavga etmiştik 3ü bir olup sağ olsunlar beni dövmüşlerdi ve ardından 2 gün boyunca mutfağı kilitlemişlerdi. Yani ergenlikle alakası yok dışarı çıkmama izin vermedikleri için falan kavga etmiyorum.

Neyse, sonra bu olaydan 4 gün sonra tekrar normale dönmüştük ama uzun sürmüyor bir gün boyunca hepsiyle barışık olduğum bir gün geçmedi. Ben kin tutmuyorum yine de onlara karşı seviyorum onları kavga etmeyelim istiyorum ama nasıl olduğunu bile anlamıyorum sürekli kavga, tartışma çıkıyor.

Bir de en çok canımı yakan kısım annemin bana para lafı yapması. Son 3 yıldır falan üzerime kıyafetimi bile kendim yazın çalışarak alıyorum bir şey aldırmadım ona ama nasıl bir takıntıysa sürekli böyle şeyler yapıyor. Onun da önceden babamla yaşadıklarından dolayı psikolojisinin sarsıldığını düşünüyorum. Günde sadece 5 lira okul için para alıyorum 3 lirası yol için zaten. Ama inadına ben eve gelince önüme elektrik doğalgaz su faturası koymalar, evde yediklerime sürekli laf etmeler... Ama gerçekten bu kadar muhtaç değiliz, bunu yapmasını gerektirecek kadar. Bu arada unuttuğum şey var teyzemin ev kirasını biz alıyoruz onunla burdaki kirayı ödüyoruz.

Bugün bana durduk yere para var mı sende, borç para isteyeceğim de senden? diyor. Şok oldum her ne kadar alışmış olsam delireceğim artık. Cuma gününe kadar ygs parası yatırılacak, yok bende para diyor yarın sınavım var okulda, harçlık vermeyecek yarın. Devamsızlığım 17 gün oldu ve 3 sınava giremedim sırf bu yüzden.

Babamla tek konuşan benim evde, babandan isteyeceksin banane diyor. Babam iflas etmişti 2 sene önce ve şuan dükkanını sattığı adamın dükkanında kalıyor ve çalışıyor. Net maaş falan da almıyor karın tokluğuna. Bunu da biliyor zaten annem.

Kaçıp geri gelen ablama zaten ilah gibi davranıyorlar, kıskançlık yapmıyorum ama benim onlara yaptığımın 10 katını yapıyor bişey demiyorlar. Param yok diyor ama banka kartında 700 falan para vardı en son zaten burslar falan annemin aile tarafından yardımlarlar aylık 1500-2000(kira hariç) gelirimiz var. Fakir sayılmayız yani bunları yapmasının haklı bir sebebi yok. Dün küçük ablamla kavga etmişler, büyük sayılır, bugün bana param yok demesinin ardından o sırf yemek yemedi evde diye dışardan sipariş verip önüne kadar götürdüler. E bende itiraz ettim bu duruma ve kavga ettik haliyle.

Bu akşamda ablama rica ettim, gelir onun büyük kısmı, bana bugünden itibaren vereceğin tüm paranın(okul harçlığı-ygs lys paraları) hesabını tutalım yazın işe girip ödeyeceğim dedim. Kabul etmedi.


Şuan çok çaresizim. 3 gün daha gitmezsem okulda kalacağım ama para vermedikleri için gidemiyorum. Hayalim şef olmak. İyi yemek de yapabiliyorum kendi çapımda. Ya yeditepede mutfak sanatları okuyacaktım ya da çırak olarak bir restorana girip yükselecektim. Şuan kısa vadede;

ya bu evde kalıp, liseyi bırakıp, çırak olarak girip hem kendime bakacak kadar hem kiraya yardım edecek kadar para kazanıp hayalimi gerçekleştirmeye çalışacağım.

ya aynı şekilde çalışıp başka eve çıkacağım(bu biraz zor geliyor)

ya da zar zor kavga ede ede liseyi bitirip bu dediklerimi yapacağım. Ama eylülden bu yana sırf bu sebeplerden 17 oldu devamsızlığım sene sonuna kadar uğraşamam gibi geliyor, en ufak tartışmada yarın okul parası yok sana diyor annem.

Mesela yarın okula gidemeyeceğim, sabah yine söylerim ama sanmıyorum vereceğini.

Böyle işte. Şimdi sizden öneri bekliyorum. Daha önce intihar etmeyi falan da düşündüm ama yapamıyorum bir de güzel yani hayat. Daha önce de daha büyükleri de oldu bu olayların haftada bir tekrarlıyor küçük kavgalar her gün zaten. Çok zorlanıyorum artık.

Ne yapmalıyım?

beyler arabanın torpidosunu karıştırırken bu ufak devreyi buldum. üstünde iki led var birisi devamlı yanıp sönüyo. entegre devrenin altında da üç tane pil sabitlenmiş. nedir bu tırsmadım değil. resimler ekte mevcuttur.

Merhaba değerli duyuru insanları.

Ben son 10-12 yıldan beri istediğim zaman sağ ve sol ayaklarımdaki başparmakları kütletebiliyorum, böyle parmaklarınızı bastırdığınızdaki çıtırdama gibi ama onun hep olanı gibi düşünün. Açıkçası bunun bana bir zararı yok diye biliyorum, çünkü normal parmak çıtlaması zaten eklemler arasındaki hava kabarcıklarının patlaması sonucu oluyor, benimkiler de en fazla eklemlerin birbirine sürtünmesinden oluşabilir.


Bu konuda hiçbir sıkıntı yaşamadım ve yalama edercesine oynamadım ayak başparmaklarımla ama istersem 9/8'lik ritm falan çalabiliyorum öyle de yetkinim.(normalde zaten darbuka çalıyorum ayak başparmaklarından değil, normal trakyalılıktan gelen bir ritm duygusu)

Bu mevzu bana bir sıkıntı yaratmaz değil mi, bokunu çıkarmadığım sürece.

Saygılarımı sunarım.

edit: ayakbaşparmağıyla darbuka çalmak burunla blokfülüt çalma ayılığına benzemiş. şimdi denedim paslanmışım zorlanıyorum. açıkçası kütlemeleri de bayağı azalmış. sadece meraktan sormuştum.

arkadaşlar üzülerek belirtmeliyim ki otokette dikine yazı yazamıyorum. acep nasıldır? not : 2007 kullanıyorum

arkadaşlar çok geniş olacak ama check up a girmek istiyorum desek ortalama bir fiyat varmıdır. fiyatın işlemlere ve hastaneye göre çok oynadığını biliyorum ama ortalama bir özel hastanede ve aşağıda verdiğim testleri yaptıracağımız bir check up a girersek mantıklı bir tahminle ne kadara mal olabilir

checkupmerkezi.com

bu problemli görünüşe sebep olan hastalığın adı nedir?


9gag.com

bana ptt kargodan bi posta geliyo fakat beni evde bulamadığı için bi kağıt bırakılıp geri gönderiliyo. bırakılan kağıda baktığımda soyadım yanlış yazılmış. ptt kargoya gitsem kitapları bana vermezler zira o isim ve soyadda değilim. ne yapcam ben bir fikri olan varmı.

iyi akşamlar.Coca Colanın ısletmesı hakkında bılgı alabılecegım, hammadde olarak neler kullanıyorlar bunları ogrenebılecegım bır sıte var mı ? veya yardımcı olacak bı arkadas ? şimdiden tesekkurler

bu sabah asus marka laptop'umla uğraşırken birden bilgisayar dondu ve siren sesine benzer çok yüksek bir ses çıkarmaya başladı. bilgisayarın kapatma düğmesine basınca ses kesilir gibi oluyor, bırakınca tekrar yükseliyor sesi.
bende tırstım bataryayı çıkardım. 10 dk sonra tekrar denedim, windows yükleme ekranına gelir gelmez ses yine çıkmaya başladı.
ses öyle böyle değil, çok yüksek bir ses. evi inletiyor resmen. problem nedir sizce, anakartı flan mı yakmışımdır?
bir de bilgisayar garanti kapsamında, karşılar mı? karşılamazsa 300-400 tl kitlemesinler şimdi durduk yere?

Sürekli bağlantım kopuyor. 5 saniye sonra en geç geri geliyor. Bu genel bir sorunmu ? Başka problem yaşayan var mı ?

alesde bu sene ne gibi değişiklikler oldu geçen seneye göre. daha doğrusu geçen seneyi de tam bilmiyorum. sayısalcıyım. say1 say2 söz1 çözcem galiba. tek bildiğim bu. süreler soru sayıları nedir. sonradan eklenen konular varmıdır türev integral analitik vs?

bazen televizyondanda duymuşluğumuz var..yüksek sadakatın müziklerine benziyor ama araştırdım değil onların sanırım..rock müzikli klarnetli 10 numara bir müzik;

www.speedyshare.com

ve bi dakika önce bir bardak süt içtim. ne zamana ölümüm gerçekleşir? süreyi nasıl uzatabiliriz?

1,5 saat sonra edit: hala ölmedim

edit: laaan? (bkz: #23446066)

ertesi gün öğlen editi: ölmedim!

ben erkek o gız.

benim babamın babasının babası
ve
onun annesinin babasının babası
kardeşlermiş.

tesadüf eseri tanıştık. aramızda bi şey olmasın di mi? bana çok yakın gibi geldi.

bkz zinciri yapan bir yazar vardı eskilerden, zincirden bir entry, olmadı yazarın nick'ini filan hatırlayan var mı?

edit: evet evet buydu, teşekkürler.

böyle yabancı el veya sinestezi gibi bildiğiniz garip hastalıklar var mı? mesela şey vardı insanlar bi uzvunu kesmek istiyorlardı. kestirince rahata eriyolardı filan. onun adını unuttum. neyse böyle böyle şeyler varsa bildikleriniz döşeyelim aşağıya.
teşekkürler, saygılar...

not: beyinle olmak zorunda değil. örnekler öyle denk geldi.

saygıdeğer saygıdeğerler,
bu sınavda tek soru soracağım;

"bir insan neden ateist olmamalı"

süreniz 60 yıl, kolay gelsin.


-------------------

evet, var mı bi' bilgisi olan? rica etsem? ateist olmamak için bir sebep arıyorum, ciddiyim.

Dertliyim arkadaşlar… Kafayı yemek üzereyim. Duyuruya da ilk kez böyle bir dert açıyorum ki sizlerin değerli fikirleri, belki bana bir çıkış yolu gösterir…

Arkadaşlar, Facebook’tan tanıştığım bir kız vardı. İsmi bende kalsın, üç beş muhabbet derken birbirimize bayağı bir ısındık. Zamanla telefonlaşmalar derken, bu yakınlık iyice arttı ve nihayet okuduğu şehirden, ailesini ziyaret etmek maksatlı İstanbul’a geldi. Geldiği günde benimle buluştu, ki çok güzel bir gündü. Beraber benim okuduğum üniversitede, benim dersime girdik falan. Oradan Taksim, Eminönü, Sarayburnu, Gülhane…

Onun okuduğu şehre dönmeden, bir kez daha buluştuk; daha kısa ama yine güzel bir buluşmaydı. Annesiyle kavga etmişti, otogara götürdüm, ben yolcu ettim… Yaşadığı şehre döndüğünde de telefonlaşmalarımız devam etti ve inceden inceye birbirimizden hoşlanmaya başladığımızı da itiraf etmeye başladık. İlişkimizin şöyle bir yönü vardı, o kendince çelişkilerle dolu tesettürlü bir kız, ben inancını yitirmiş, sol görüşlü ama sola zere faydası olmamış, içten içe de ilişkiler konusunda oldukça muhafazakar bir vatandaş. Seneler önce biten çok ciddi bir ilişkimden sonra, bir türlü dikiş tutturamamış aynı zamanda; ve kendimin de tasvip etmediği bir takım zevk-ü sefa alemlerine de sirayet etmiş biri. Bunu da ona anlatırdım, içimdeki vicdan azaplarını, kırdığım kalpleri, onun yanındayken daha iyi bir adam olduğumu. Onda dinmek istediğimi, sessizleşmek, durgunlaşmak istediğimi… Öte yandan, kendi hayatımı da bir nevi nezarethane hayatına benzetirdim ki, aileyle yaşamak, hep erkeklerden kurulu bir çevre, ve ancak o çevreden kaçarak kaçamak yaşadığım ilişkiler… Kısacası bu kız, soluk aldığım çok güzel bir ova, bozkır gibiydi. Durgun, sessiz…

İçimde bir takım korkular da vardı, ayrı şehirlerde yaşamak, birbirimizi yeterince tanımamak gibi… Bunu da ona sıkça belirtirdim, korkuyorum diye. Bu yüzden adını koyamıyorduk zaten ilişkinin. Derken, bir şekilde beni yaşadığı şehre çağırdı. Öğrenci evine… İşin aslı, korktum. Ama sevindim de. Korkumun sebebi evin fazlasıyla sosyal ortamı, sevincimin sebebi ise hatunumu görecek, onun yanında kalacak olmak…

Velhasılı oraya gittim. Gittiğimin gecesiyle bazı korkularım gerçek olmaya başladı. Otogardan, bir erkek arkadaşının arabasıyla beni aldılar. Arabada beş kişiyiz, 3 erkek, 2 kız. Bir ölüm sessizliği, kimsenin konuştuğu yok. Eve geldik, evde daha da kalabalıklaştık. 5 kız, 4 erkek olduk. Salona oturuldu, çaylar demlendi, muhabbet edilecek. Ancak, sürekli okudukları okulun festivalinden bahsediliyor, konuya müdahil olamıyorum… Aralarındaki ortak muhabbetten, esprilerden gidiyorlar. Yeni gelen adama yöneltilen sorular olur ya hani, onlar bile çok kısa, çok isteksiz gibi. Bilmiyorum, belki de ben böyle hissettim ama, sonuç olarak benim hatun da o insanlarla senelerdir tanıştığı için, benle pek ilgilenemiyor… Genelde o vatandaşların muhabbetine katılıp, o da gülüp eğleniyor falan. Velhasılı, sabaha kadar oturuldu. Çok sıkıldım, gerildim. Yatacağım odaya giderken, o geldi. Biraz konuşalım dedi. Yatağa oturduk.. Elini tuttum, dizine yattım. Daha çok başbaşa vakit geçirmek istediğimi söyledim. Giderken de, keşke beraber uyuyabilseydik dedim ama inanın bu bir teklif falan değildi. İçimden geçen, çok safça bir dilekti sadece. Gelecekte olmasını istediğim bir dilek...

Herneyse, ertesi gün başladı. Kahvaltı bilmemne derken, eve başka vatandaşlarda geldi. Daha da kalabalıklaştık. Bir yandan da benim hatun, erkek arkadaşlarıyla da benden daha samimi olduğu için korkunç kıskanıyorum. Rahatsız oluyorum. Zira el kol şakaları yapılıyor, vs. Biraz da benimki kapalı olduğundan, onda bir dokunulmamazlık arıyorum. Göremedikçe o hassasiyeti, daha da sıkılıyorum. Ortamdaki ortak muhabbet ise, aynı soyutlanmışlıkla sürüyor. Konuşabileceğim her konuya müdahil olmaya çalışıyorum, ama olmuyor. Hep ortak şeyleri konuşuyorlar. Öyle böyle yine akşam oluyor, ricam üzerine ufak bir şehir turu yapıyoruz başbaşa. Belki 1 saat sonra, yine çağırıyor arkadaşları. Arkadaşlarından birinde yemek yenecekmiş, oraya gidecekmişiz. İstemsizce kabul ediyorum, bir yandan hatuna memnuniyetsizliğimi dile getiriyorum. Daha çok başbaşa kalalım diyorum, bu şekilde seni tanıyamıyorum, ilişkimizin adını koyacak noktaya gelmemiz zorlaşıyor diyorum. O da sürekli daha çok ilgi göstereceğinden söz ediyor… Velhasılı o eve varıyoruz, yemek yeniyor. Daha dar bir masada, yine muhabbet başlıyor. Bu sefer daha sıcak bir muhabbet ediliyor derken, haydi pis yedili oynayalım diyorlar ki kart oyunlarını hiç sevmem, ve sembollerinin dahi ne anlama geldiğini bilmem. Öğretiriz diyorlar, mecbur kabul ediyorum. Topluluktaki çıban başı pozisyonundan korkuyorum. Neyse, öğretmeye çalışıyorlar, başlarını anlıyorum ama gittikçe kafam karışıyor, pes ediyorum. Siz oynayın, ben laptopta takılırım diyorum. Sözlük, facebook bilmemne derken, saat sabahın 06:30’u oluyor ve eve dönüyoruz. Evde 1 saat daha toplu muhabbet ediliyor, hatun hadi yatalım diyor. Ben yine biraz başbaşa kalır, dertleşiriz derken; direk kendi odasına yöneliyor. Çok moralim bozuluyor, biraz konuşalım diyorum, hastayım, yorgunum diyor. Odaya geçiyorum, hiç uykum yok. Hiç ilgi görmemişim, benim hatun değil herkes muhabbetinde, keyfinde, eğlencesinde ve korkunç yalnızım. Bir sms atıyorum, keşke kart oyunlarıyla yormasalardı seni diyorum. Söz veriyorum, daha çok ilgileneceğim kalan iki gün seninle diyor. Çocuk gibi ilgi beklemekten sıkıldım diyorum, izin ver geri döneyim, sende rahat et, senin de keyfini bozuyorum diyorum. Hayır seninle ilgilenmek istediğim için ilgileneceğim diyor. Ertesi günde aynı ortam yaşanacağını tahmin ettiğimden, istanbul’a geri dönmek fikriyle güne başlıyorum. Herkesten saatlerce erken uyandığım için, mutfakta mal mal kitap okuyor, sigara içiyorum. Hatun uyanıyor, geliyor. Çok erken uyandığımı anlayınca canı sıkılıyor, derdimi anlatıyorum. Bence bugün de benimle ilgilenemeyeceksin diyorum, arkadaşların sürekli etrafında olacak diyorum. Onlar fenerin maça gidecekler, oradan da festival geçecekler; sadece ikimiz kalacağız diyor. Bak bir terslik çıkarsa moralim çok bozulacak diyorum, izin ver gideyim diyorum. Hayır diyor. Kabul etmek zorunda kalıyorum. Arkadaşları maça gidiyorlar, pat yarım saat sonra kapı çalıyor. Gelen bayan arkadaşlarından biri. Aha diyorum içimden, dediğim oldu. Üçlü oturuyoruz bir müddet, hatunun gideceği yok. Cimbomluymuş zira. Sigara alma bahanesiyle evden çıkıyorum, dışarıda yürüyorum bir saat civarı. Arıyor, geliyorum diyorum. Geliyorum, mutfakta bu sefer 1 kişi daha var. Daha da canım sıkılıyor, odama geçiyorum. Tavana bakıyorum öyle, derken odaya geliyor. İçeri gelmeyecek misin diyor, biraz dinleneyim geleceğim diyorum. Yine gitmiyorum, tekrar geliyor. Arkadaşım çok ısrar etti, bugün de festivalin son günü; hadi festivale gidelim diyor. Çıldıracak gibi oluyorum, dalga mı geçiyorsun diyorum. Hani söz vermiştin diyorum, gelmem diyorum kesinlikle. Onun da gitmeyeceğini umuyorum. Arkadaşım iki hafta sonra memleketine gidecek, belki de hayatımız boyunca bir daha görüşemeyeceğiz, hem bu gece hayatımızda katılabileceğimiz son festival diyor. Kesin bir dille reddediyorum, o gitmeye karar veriyor. Yabancı bir evde yalnız kalmanın boktanlığı ve yıkınlığıyla kalakalıyorum ortada… Gitmeyeceğini ummak, ve gitmesi. Çok yıkıyor beni. Gidiyorlar. Ağlama raddesine geliyorum, ağlayamıyorum. Yazı yazıyorum, onun bilgisayarının göremyeceği bir klasöre koyuyorum. Bir nevi günlük gibi, anlık, tek günlük bir yazı… Odaya geçiyorum, kitap okuyorum. En sonunda geliyorlar. Tanımadığım iki erkekle birlikte. Hepsi 5’er yıllık arkadaşları, abileri, kardeşleriymiş. Neyse ki bu çocuklar biraz daha candan. Sabaha kadar muhabbet ediyoruz keyifsizliğime rağmen. En sonunda gidiyorlar. Ben, hatun ve evdeki diğer iki arkadaşı kalıyor sadece. Onlar da yatmış. Salona geçiyoruz, ben gidiyorum diyorum. Yat, uyu, dinlen; beraber kampüse de bir çıkalım, akşam gidersin diyor. Reddediyorum, biraz konuşalım, gideyim diyorum. Konuşuyoruz, durumu tartışıyoruz. Haksızlığını kabul ediyor, mahçup bir halde. Ama ilk gecenin sabahı, odasında başbaşa kaldığımızda; elini tutmamdan, dizine yatmamdan çok rahatsız olduğunu, bu yüzden de özel ilgi göstermekten korktuğunu ifade ediyor. Bunu niye baştan söylemedin diyorum, söyleyemedim diyor. Ayrıca ilişkimizin adı konulmadığından, arkadaşlarımın yanlış anlamasından korktum diyor. Arkadaşlarıyla ilişkisinden çok rahatsız olduğumu, başörtülü bir kıza bunların yakışmadığını söylüyorum, özgürsün diyorum; örtüyü çıkar istediğini yap ama başında örtü varsa hakkını ver diyorum, haklısın diyor… Dışarıda gezseydik diyorum, param yoktu diyor… Çok yorgun bir halde, uyudu uyuyacak ayrıca… Sıkıntılı muhabbetten ve hayalkırıklığından ikimiz de bunaldığımızdan, hadi diyorum gitmeden bir eğlenceli 5 dakika geçirelim. 5 dakika gülüyor, eğleniyoruz. Omzuma başını yaslıyor, uyuya kalıyor… Uyanıyor sonra, odama gidiyorum, giyiniyorum, hazırlanıyorum. Evden çıkıyorum, beni iletmesine izin vermiyorum. O da çok ısrar etmiyor…

Normalde sms’le her şeyi birbirine haber veren bir ikili olarak, otobüse bindiğimi falan haber vermiyorum. Çünkü kırgınım. Boğaz köprüsünü geçerken, sms geliyor. Haber vermediğimden sitem eden… Uykulu olduğunu bahane ediyorum. Bu sefer inince ben sms atıyorum, cevap akşam geliyor. Gözün aydın diye… Buna inanıyor musun diyorum, bilmem diyor. İğneliyor. Başarısız olduğuma dair bir şarkı sözüyle karşılık veriyorum, beni affet ne yaptığımı bilmiyordum minvalinde bir cevap veriyor… Hayalkırıklığından, yenilgiden bahsediyorum; daha da cevap gelmiyor… Tam 3 gün geçiyor. Facebook’ta sıkıntılı şeyler paylaşıyor, keşke gitmeseydin sözlerinden oluşan şarkılar vs… Herhalde bu kız beni özledi diyorum, arıyorum… Şoka uğruyorum, ben haklı olduğumu düşünürken, tamamen benim haksız olduğumu, ortamdaki herkesin keyfini kaçırdığımı, evdeki kimseyle selamlaşmadan ayrıldığımı, onu küçük düşürdüğümü, başbaşayken yaptıklarımla onu da kullanıp atmak istediğimi, ortamlarını beğenmediğimi, küçük gördüğümü, hayatına aşırı müdahele etmeye meyilli olduğumu, eğer benle olursa ileride de hep sorun yaşayacağımızı vs söylüyor. Daha tanışalı 2 ay olan bir adam, 5 senelik arkadaşlarıma ve başörtüme vs karışamaz diyor. Ve seni sevmiyorum diyor. İçime acaip oturuyor, Ben seni seviyorum diye bağırıyorum. Bu kadar çabuk karar verme diyorum. Verdim diyor. Arkadaş da mı kalamayacağız diyorum, Bilmiyorum, öfkem biraz geçsin diyor. Öfken geçince arkadaşlığı değil, beni sevip sevmediğini düşün diyorum. Tamam diyor. Dünden beri mal mal bekliyorum. Face listesinde hep online, bir şey yazmıyor. Msn’de online, bir şey yazmıyor… Çok kötü bir durumdayız…

Arkadaşlar, ben bu kızı herşeye rağmen seviyorum. İçimde acaip bir boşluğu doldurdu. Ama hareketleri çok dengesiz, bir yaptığı, bir ettiğini tutmuyor. Düşünsenize, hayatımda en haklı olduğumu düşündüğüm olayda, çok haksızmışım gibi bir tepki alıyorum misal; üstelik ben oradayken, o da bana hak verip, kendini suçlarken. Galiba arkadaşları onun için çok değerli olduğundan, onların dolduruşuna geldi. Belki haklı da…. Bende kendi duygularıma güvenemez oldum. Belki de haksızım diyorum. Size soruyorum, haklı olan kim? Ne yapmak gerek? Facede, msn’de online olup konşamamk çok kötü, ama gurursuzluk da etmek istemiyorum. Çünkü bir kere denedim gördüğünüz gibi telefon açmayı, ağzına geleni söyledi. Kız burçlara çok inanıyor, İkizler burcu. Ben inanmıyorum, Yay burcuyum…

Biliyorum ki bir çoğunuz, bu ilişki çoktan bitmiş, yürümez diyorsunuz. Üşenmeyip okursanız tabii, ama yürümesi için ne yapabilirim sizce? Ne yapılabilir? Aklım durmuş vaziyette… Tam da final dönemi, tez yazım dönemi olmamalıydı bu. Ama aklım ondan başka hiçbir şey düşünemiyor. Haklılığı, haksızlığı; olayları düşünüyorum sürekli. Ve mutlu olduğumuz zamanı düşündükçe kafayı yiyorum.

Bazılarınız aga internet ilişkisi zaten böyle olur falan diyeceksiniz, diyin abi. Haklısınız… Ama bu bir çaresizlik işte, böyle denk geldi. Alıştım ona. Onu unutmak istemiyorum, unutabileceğimi biliyorum…

Üşenmeyip okursanız, şimdiden sağolun…

Saygıdeğer Senato üyeleri,

Şimdi Hepar Ankara'dan milletvekili çıkaracak diyelim burada %30 alıyor ama genel olarak parti seçim barajının altında kalıyor. Bu durumda bu partiye verilen oylar ve Ankara'da birinci gelen milletvekiline ne oluyor? Meclise girebiliyor mu?
Eğer giremiyorsa Ankara'dan kim milletvekili seçiliyor?

Muhabbet Kralı'nda da bahsettiler şimdi. internetinizde tuhaflık var mı?

izmit - gidip geliyor 2-3 saattir.

ya türkçe şarkı slow bi şarkı ama bunu azerice seslendirmişler çok güzel söylüyolardır. hatta bi kaç gün önce tv de bi kanalda çıkmıştı.

çok eski şarkı değil 3-5 yıllık bi şarkı belkide.

not: şarkının nakarat bitiminde "dın dıdııdı dın dııı" diye bi müzik geçiyo